Fethiye, tatilini alternatif turizm etkinlikleriyle renklendirmek isteyenler için de benzersiz olanaklara sahip. Ölüdeniz'in hemen arkasında yer alan 1975 metre yüksekliğindeki Babadağından deneyimli bir pilot eşliğinde yamaç paraşütü ile gökyüzünde uçarak ya da Akdeniz'in kristal berraklığındaki sularında tüplü veya tüpsüz dalışlar yaparak mavi özgürlükleri yaşayabilirsiniz. Dalaman ve Eşen çaylarının beyaz köpükleri içinde yapılan rafting ve kano ile, Torosların üzerinde Fethiye - Antalya arasında her 100 metre de bir tabela ile işaretlenen "Likya Yolu" patikalarında trekking, bölgede alternatif turizmin diğer gözde etkinlikleri. Doğanın, tarihin ve kültürün ışıklarını Fethiye'de yeniden keşfedin....
Ölüdeniz beldesinde yer alan bu iki tipik Türk köyü, son yıllarda bu en belirgin özelliklerini, yoğun konaklama, alış veriş ve eğlence merkezine dönüştürmüşlerdir. Turizmin en hareketli odak noktası haline gelen Ovacık ve Hisarönü, Ölüdeniz, Babadağ, Kaya köyü gibi çekim alanlarına yakınlıkları ile de ayrı önem taşımaktadır.
Ölüdeniz 'den 3-4 deniz mili uzaklıkta, etrafı 350 m. yükseklikte dağlarla çevrili bu ilginç kanyon adını, temmuz-eylül ayları arasında görülen "Jarsey Tiger" adlı kelebeklerden almıştır. Yaz kış akan küçük şelale, geniş kumsal, tertemiz deniz, pırıl pırıl çakıl taşları ve çevreyi süsleyen pembe zakkum çiçekleri ile küçük bir yeryüzü cenneti olan koya ulaşım, Ölüdeniz'den teknelerle sağlanmaktadır. Dünya gezginlerinin buluşma yeri olan vadide çadırlı kamp alanı, restoran, bar, roof, duş, kabin vb. olanaklar sunulmaktadır.
Gobun Koyu ilk duraktır ve Fethiye'nin güney batısında Fethiye körfezindedir ve sakin kristal sularıyla, 7-10 m derinliğindedir ve Fethiye Körfezi'nin bütün diğer koyları gibi bir gölün dinginliğine sahiptir. Bu körfezde, aynı zamanda yöre halkından bir aile tarafından işletilen küçük bir cafe-restoran vardır ve koy gemicilerin geceleyebileceği en belli başlı yerlerden biridir. Gobun durağının bir başka alternatifi Mağaralı Koy olarak adlandırılan hemen Gobun Koy'unun yanında olan bir koydur. Burası da gören herkesi büyüleyen sakin denizi ve saf sularıyla ilgi çekici bir yerdir. Kıyıda, kayaların içinde bir mağara vardır ve mağaraya giden yolda bir merdiven vardır, ilginç olan her ikisinin de doğal olmasıdır. Dolayısıyla, buraya neden Mağaralı Koy denildiğini anlayabilirsiniz.
İkinci durak tersane adası, on iki adalar tekne turu diye adlandırılan turunuzda göreceğiniz ilk adadır. (Bundan öncekiler yarı adadır.) Burada suyun bir göl gibi karaya doğru sokulduğu sığ bir koy vardır ve yaklaşmazsanız orada bir koy olduğunun farkına varamazsınız. Karada, Osmanlı İmparatorluğu döneminde burada barış içerisinde yaşamış Yunanlılara ait bir takım kalıntılar vardır. Bu koy burada yaşamış Yunanlı aynı zamanda Türk halk tarafından gemi inşa etmek için kullanılmıştır, çünkü bu sığ sular bunun için çok elverişlidir. Bu nedenle bu adaya Tersane Adası denilmiştir.
Yassı Adalar, Göcek kasabasının tam karşısında yer alan bir birine çok yakın bir grup adadır. Buranın özelliği bu adalar grubunun en büyüğünün kumlu bölümünde, adanın tam ortasında yer alan tuzlu göldür. Burası da, temiz, koyu mavi ve derin sularıyla son derece büyüleyici bir yerdir. Burada en büyük adadan en küçük adaya üzerinde rahatlıkla yürüyebileceğiniz (1.5 m derinliğinde) bir geçiş vardır. En büyük adada, kuzeyde daha uzakta, göle uzanan uzun kumlu bir kumsal vardır. Kıyıda, gözleme ve kurabiyeler satan, her sabah Göcek'ten gelip akşam giden iki aile vardır. Ve restoran olarak kullanılan büyük bir tekne vardır ve eğer isterseniz, muz ve ringaya binebilirsiniz.
Dönüş yolunda, kaptanınız uygun koylardan birini seçecektir. Eğer Kızıl Adayı seçerse, temiz denizi ve adanın kızıl zemininin, temiz sahilinin tadını çıkarın. Ve hatta eğer cazibesine dayanamazsanız, tekneye sadece birkaç metre uzaklığında olan kıyıya yüzebilir ve tekrar geri geldiğinizde bir neskafe ya da günbatımı kokteyliyle gün batımının tadının çıkarabilirsiniz. Eğer samanlık koyuna giderseniz, bundan çok farklı olmayacaktır. Gene teknenin üstünden atlayabilir ya da dalabilir ve diğerlerinin akvaryum gibi olan suyun altından sizi izlemesine izin verebilirsiniz. Unutmayın ki bu sizin yüzmek için son şansınız ve 30 dakika sonra Fethiye limanına geri geleceksiniz.
Kuruluşu kesin olarak bilinmeyen ve depremler sonucu birkaç ev tipi mezarı dışında bütünüyle yok olan antik Karmillassos'un üzerinde 14. yy. dan başlayarak kurulmuş bir Rum yerleşimidir. Eski adı Levissi'dir Yaşamı boyunca çevresindeki beş Türk köyünün halkı ile bütünleşen ve dostluk, kardeşlik, barış kavramları üzerinde insanlık dersleri veren Kaya köy bölgemizin gurur kaynaklarından biridir. 1922 yılında Türk ve Yunan hükümetleri arasında imzalanan bir "nüfus değişimi" anlaşması uyarınca, Kaya köyün Rum ahalisi ile Batı Trakya'da yaşayan Türk ahali karşılıklı olarak yer değiştirmiştir.
Ölüdeniz ya da Gemiler Koyu'ndan teknelerle ulaşılan ada üzerinde M.S. 5 -11. yy.lar arası yapılmış Bizans dönemine ait kilise, şapel sivil yapı kalıntıları bulunmaktadır. Hıristiyanlığın ilk yayılma merkezlerinden biri olması nedeni ile önem taşımaktadır. St. Nicolas olarak da bilinen ada, Mavi Tur teknelerinin uğrak yeridir.
Antik Tiyatrosu Antik kaynaklar Telmessos'da büyük bir tiyatronun olduğundan bahsetmekteydi.1993 yılında Fethiye Müze Müdürlüğü başkanlığında yapılan sondaj kazılarında erozyonla dolmuş olan 3-4 metrelik toprak tabakası altında tiyatronun oturma sıraları bulunmuştur. 1995 yılına kadar sürdürülen çalışmalar sonucu tiyatrodan kalabilen tüm kalıntılar bugün gün ışığına çıkartılmıştır. Erken Roma döneminde inşa edilen, M.S. 2.yüzyılda onarım geçiren tiyatronun 5000 kişi kapasiteli olduğu ve Bizans döneminde arena olarak kullanıldığı anlaşılmaktadır. Şimdiki haliyle 1500 kişinin kullanımına cevap veren Telmessos Tiyatrosu'nun onarımı için röleve projesi tamamlanmıştır.
Fethiye'den 25 km. uzaklıktaki Üzümlü sınırlarındadır. Likya Federe Birliğine en son katılan kent olarak bilinir. İlginç fizik yapısı içinde kurulan kent doğal nedenlerle oldukça yıpranmıştır. Fethiye Müzesince gerçekleştirilen kazılar sonrası ortaya çıkan Tiyatrosu, Agorası,Stadyum-Hamam kompleksi ve anıt mezarları ile son yıllarda bölgenin ilgi odağı haline gelmiştir.
Fethiye'ye 40 km. uzaklıkta Antik Xanthos Çayının çıktığı yerde kurulmuştur.Bu olağan üstü su kaynağı mitolojik öykülere konu olmuştur. Bugün Ören Köyü sınırları içerisinde kalan kentten günümüze sur kalıntıları, hamam ve Bizans dönemine ait su yolu kalmıştır.
Fethiye'ye 45 km. uzaklıktadır. Likya Federe Birliğinin 6 büyük kentinden biri ve birliğin "spor merkezi"dir. Uçan kanatlı atı Pegasus ile ünlenen Mitolojik kahraman Bellaforonte'nin yaşadığı kent olarak bilinir. Likya bölgesindeki en eski kent olduğu ve kuruluşunun İ.Ö. 2000'lerden önceye dayandığı arkeoloji kazıları ile tespit edilmiştir. Kent akropolünün doğal kayası üzerinde oluşturulan mezarlığı, Likya'nın en güzel ev tipi mezarları ile süslenmiştir. Nekropoldeki İ.Ö. yy.a tarihlenen kral tipi mezarın ise Bellaforonte'ye adandığı bilinir.
Fethiye'ye 55 km. uzaklıkta, Likya Federe Birliğinin dinsel merkezidir.Tanrıça Leto,Tanrıça Artemis ve Tanrıça Apollon'a adanmış 3 tapınağı ile ünlüdür. Arkeoloji kazıları 1962 yılından bu yana sürdürülen Letoon'da bölgenin erken Hıristiyanlık dönemine ilişkin kiliseleri de ortaya çıkartılmıştır.
Akdağ'ın eteklerinde Fethiye'ye 55 km uzaklıktadır.Likya'nın en büyük kentlerinden biridir.Bölgedeki ilk güzellik yarışmasının yapıldığı kent olarak bilinir ve tanrıça Afrodit'e adanan ilginç mimari özellikteki tapınağı ile önem kazanmıştır. Yüzlerce "güvercin yuvası" biçiminde hazırlanmış halk tipi mezarları Nekropolis'ini benzersiz kılar.
Fethiye'ye 55 Km. uzaklıkta, bu günkü Dodurga Köyü yakınlarında, Toros yamaçlarına kurulmuş, önemli Likya kentlerinden biridir. Küçük bir tiyatro, sarnıçlar, tapınak, hamam kalıntıları ile çok sayıda, gösterişli lahit mezar görülebilir.
Likya Federasyonunun yönetim merkezidir. Fethiye'ye 60 Km. uzaklıkta, Kınık Köyü sınırları içindedir. Kuruluşu M.Ö.1200 yılına kadar dayanmaktadır. Bağımsızlık ve özgürlük uğruna toplu intiharlara sahne olmuş bu önemli kentten günümüze, Likya dönemi Akropol, Roma Dönemi tiyatro, Hıristiyanlık dönemi kilise, Helenistik dönem şehir kapısı kalıntıları görülebilir. 1838 yılında, kentten taşınan "Nereidler Anıtı" ve diğer önemli Likya dönemi buluntuları, Londra'da British Museum'da sergilenmektedir.